Sorumluluk duygusu nasıl kazandırılır
Sorumlu ve bağımsız bireyler yetiştirmek sorumluluk vermekle başlar.
Sorumluluk vermeyi ertelemeyin.
Değerli Anne-Babalar;
“Çocuğumun dersleri çok yoğun, bir de evde ona nasıl iş vereyim” ya
da “verilen işi nasıl olsa yapmıyor boşuna canımız sıkılmasın, tatsızlık
çıkmasın” diyerek sorumluluk vermede pek de süreklilik gösteren bir
çaba içerisine girmediğimiz çok olmuştur. Çocuklar sorumluluk duygusuna
sahip bireyler olarak dünyaya gelmezler, sorumluluğu, işbirliğini,
başkalarına saygılı olmayı yaşayarak öğrenirler. Sorumluluk duygusu
erken çocukluk dönemlerinde geçirilen yaşantılarla gelişmeye başlar.
Örneğin, çorbasını içerken dökse bile kendi başına içmesine olanak
tanımak, oyuncaklarını ve odasını toplamasını beklemek, sofra
hazırlamak, araba temizlemek, bir markete gidip alışveriş yapmak gibi
konularda onun yardımını beklemek, “sorumluluk” konusunda çocuğa
cesaretlendirici ve destekleyici bir ortam sağlar.
Çocuğumuzun kendi kendine yetebilen bir birey olmasını istiyorsak,
onu görev ve sorumluluğu ile baş başa bırakmamız gerekmektedir.
Çocuğumuzu sürekli korumak, onu kanatlarınızın altında büyütmek, sorunu
ile baş başa bırakmamak onun gelişimini engeller, ona yarardan çok zarar
verir. Ders çalışma konusunda da çocuğumuzu görev ve sorumlulukları ile
baş başa bırakmamız çalışma alışkanlığı kazanmasında oldukça önemlidir.
Çocukta “Ben değerliyim, önemliyim” düşüncesini oluşturmak için, kendi
seçimlerini yapmasına fırsat vermek, ona karar alırken baskı yapmamak,
kişiliğine saygı göstererek kendisini özgürce ifade etmesini sağlamak
gerekmektedir. Böylece oluşacak ben önemliyim ve değerliyim duygusu, onu
yeni başarılara ve yeni atılımlara sürükleyecek, sorumluluklarını
almasını da kolaylaştıracaktır.
Çocuğunuzun Yapacağı İşi “Sonraya Bırakmasına” Nasıl Engel Olabilirsiniz?
• Onlara yapılacak işi hatırlatmak veya onları kurtarmak yerine,
çocuklarınızın sonraya bırakmanın sonuçlarını yaşamasına izin verin.
• Eğer çocuğunuz yapmanız gereken bir işi zamanında yapmayı
unutuyorsa veya erteliyorsa ve sonra da iş işten geçtiğinde üzülüyorsa
empati ile onu dinleyin ama durumu onun için düzeltmeye çalışmayın.
Çocukların çoğu, onlara neyin olabileceğinin söylenmesi yerine, sadece
sonuçları yaşadıklarında ders alır.
• Hayırı bir cevap olarak almak istemiyorsanız, evet ve ya hayırla
cevaplanabilecek sorular sormayın. Bir seçenek sunmak gücü paylaşmanın
bir yoludur: “Bunu yapmak için beş dakika mı on dakika mı istersin?”
gibi.
• Eğer bir şey söylüyorsanız bunda ciddi olun, eğer ciddiyseniz,
sonuna kadar devam edin. Bir ricada bulunuyorsanız ve çocuğunuz “Sonra”
diyorsa, ona “Bu seçenek değil. Şimdi yap. Bitirdiğinde beni çağır, ben
de yaptığın işi kontrol edeyim.” deyin. O harekete geçene kadar
bekleyin.
• Sorunun kimin sorunu olduğunu değerlendirin. Eğer sorun çocuğunuza
ait ise, siz kendi işinize bakın ve bırakın çocuğunuz sonuçlarına
katlansın. Mazeret kabul etmeyin. “Mazeret göstermen işlerin çabuk
yapılmasını sağlamıyor, mazeret yerine, işi bitirip bana sonuçlarından,
başarıdan söz etmeye ne dersin?” deyin.
Çocuğunuzun Sorumlu Davranışlar Geliştirmesi İçin Yapabilecekleriniz
- Çocuğunuzun kendi davranışlarının sorumluluğunu almasına ve iyi gitmeyen davranışlarını değiştirmesine olanak tanıyın.
- Çocuğunuz sizinle işbirliği yapsa da yapmasa da koşulsuz sevgi ve onay gösterin.
- Kendi sorumluluklarınızı yerine getirerek ona model oluşturun.
- Çocuğunuza seçenekler sunun. Bu, işbirliğini tehdit ve ricalara gerek kalmadan sağlamanın en etkili yoludur.
- Çocuğunuza güvenin. Çocuğunuz için en iyi olanı bilseniz bile, onun adına yaptığınız seçimlerin sayısını azaltın.
- Pek çok duruma son söz sizin de olsa, çocuğunuzun ihtiyaç ve isteklerine saygı gösterin.
- Çocuğunuzun yaptığı yanlış seçimlerde (hayatını tehlikeye
atmadıkça) sonuçları yaşamasına izin verin ki, bu seçimlerden ders
çıkarabilsinler.
Çocuğunuzun Sorumsuz Davranışlar Geliştirmesine Yol Açabilecekler - YAPILMAMASI GEREKENLER
- Onun evdeki işlerini siz yapın ve sorumluluklarını üstlenin.
Kendinizi bunları sizin yapmanızın daha kolay olduğuna inandırın.
- Onun adına yalan söyleyin.
- Onun davranışları için mazeretler bulun.
- Onun hatalarını onun adına düzeltin.
- Yapmakla suçlandığı bir davranışını duyduğunuzda “benim çocuğum yapmaz” diyerek inanmayı reddedin.
- Onun yerine kavga edin.
- Daha fazla çatışma yaratmamak için yaptığı kabul edilmez davranışları hoşgörün, affedin.
Annelik ve babalık duygularının getirdiği korumacı özelliğimiz, zor olsa
da geri plana almalı, sorumluluk duygularının gelişmesi için onlara
tutarlı ve kararlı davranmalıyız.
Bu süreçte çocuğunuzun hata yapmasını göze almayı ve kabullenmeyi de lütfen unutmayalım.
Aydınlık günler dileğiyle...
ÇOCUĞUNUZU ETKİLEYEN SİHİRLİ KUTU
• Televizyonla ilişkiniz nasıl?
• Kumanda sizde mi, çocuğunuzda mı?
• Televizyon dizilerinin ve reklamlarının çocuklarımız üzerindeki etkileri nelerdir?
Değerli Anne-Babalar;
Günümüzde çok sayıda kablo ve uydu yayını sayesinde iyisiyle
kötüsüyle milyonlarca bilgi,ses ve görüntünün oturma odalarımızı
kuşattığı bir dönemde bu soruları sormamızdaki amacımız televizyonun
yaşantımız üzerindeki etkisine dikkati çekmektir.
Televizyon izleme alışkanlığı konusunda süregelen tartışmalar son
yıllarda biraz şekil değiştirdi. Özellikle son iki üç yıldır bazı
dizilerin seyredilip seyredilmemesi gerektiği konusunda evlerde ve
basında yoğun tartışmalar olduğunu gözlemliyoruz. Bu diziler,
yapımcıları tarafından çocuk dizileri olmadığı, TV kanalları tarafından
da çocukların izlediği saatler dışında yayınlandığı söylenerek
savunuluyor. O halde çocuklara yönelik olmamalarına karşın niçin en
büyük izleyici kitlesini onlar oluşturmaktadır? Çocuklar bu dizilerde ne
buluyor? gibi sorular akla gelmektedir.
Çocuklar, özellikle de okul dönemi çocukları, özdeşim modeli olarak
anne- babalarına ve yakın çevresindeki kişilere yönelmektedirler.
Örneğin öğretmenlerinin veya film kahramanlarının yaptıklarını,
söylediklerini taklit etmeye ve onlara benzemeye çalışmaktadırlar.
Ailelerin ve çevrenin diziyi ne oranda izlediği de çocuğun seçimini
etkilemektedir.
Sorun Dizilerde mi?
Çocuklarımız izledikleri ve herkes tarafından beğenilen kahramanların
olumlu olduğu kadar olumsuz özelliklerini de taklit etmektedir.
Çocuklar, aynı davranışları yaptıklarında dizi kahramanlarını alkışlayan
ailesinin bu davranışı kendisi yapınca niçin kızdığını anlamakta zorluk
çekmektedir. Bununla birlikte dizilerde aşırı güçlü, hareketli,
becerikli ve hep kazanan bir kahraman olması özellikle çocukların diziye
ilgisini arttırmaktadır.
Halk arasındaki yaygın düşüncenin aksine televizyon tek başına “ çok
iyi” bir eğitim aracı değildir. Çünkü öğrenmenin temel ilkesi “aktif”
olmaktır. Oysa televizyon aktif olma imkanı sağlayamadığı için sanılanın
aksine iyi bir öğretici değildir. Bu nedenle yapılması gereken,
çocukları televizyon seyretmeye teşvik etmek yerine, onları iç
dünyalarındaki yaratıcı faaliyetlere yöneltmektir. Bunu sağlamak
başlangıçta zor gibi görünse de çocukların geç saatlere kadar sizlerle
oturmalarını önleyerek ilk adımı atabilirsiniz.
Bu noktada siz değerli anne-babalara önemli görevler düştüğü
inancındayız. Televizyon gibi etkili bir iletişim aracını kullanırken,
çocuklarımızı da göz önünde bulundurarak izlenecek programlarda seçici
olmanız ve televizyon izleme süresine de belirli bir sınır koymanız
gerektiği düşüncesindeyiz.
Çocuğunuzun Televizyon İzleme Alışkanlığını
Düzenlemenizde Uygun Yöntemler
1- Yapılan araştırmalar dünyan televizyon izleme rekorunda ülke olarak
ABD’den sonra ikinci sırada olduğumuzu gösteriyor. Bu araştırmada,
Amerikalıların günde ortalama 3 saat 59 dk., Türklerin ise 3 saat 36 dk.
Televizyon izlediği belirtiliyor. Bu nedenle bilinçli televizyon
izleyicisi olmak için “Televizyon izleme süresi konusunda” kendinize ve
çocuğunuza her gün için gerçekçi limitler belirlemeniz gerekiyor.
2- Televizyon sizi izlemesin, siz televizyonu izleyin. Sürekli
televizyonu açık tutmak yerine daha önce belirlediğiniz programların
saatlerine göre televizyonu açın.
3- Ailenizle birlikte yapabileceğiniz etkinlikler listesi çıkartın ve
her hafta aile üyelerinizden birinin seçtiği etkinliği uygulayın.
Örneğin; maket yapımı, koleksiyon yapmak gibi hobi saatleri, aile
oyunları, hikaye okuma saatleri, aile toplantıları...vs.
4- Haftalık TV programlarını inceleyip, çocuğunuzla birlikte “Haftalık
Seyredilecek Program Listenizi” belirleyin. Bir hafta boyunca bu listeyi
değiştirmemeye özen gösterin.
5- TV programlarının içeriği hakkında mutlaka izlemeden önce bilgi
edinin. Kavga, dövüş, saldırganlık, ölüm, korku, erotizm içeren
programlar, filmler, diziler konusunda duyarlı olun. Çizgi film seçerken
de gereken özeni gösterin.
6- Sizin ve çocuğunuzun uyumadığı saatlerde yayınlanan ve çocuk için
zararlı olduğu düşünülen programları gerekirse anne-baba olarak
seyretmeme konusunda fedakarlık gösterin.
7- Çocuğunuzu TV’deki şiddet içeren filmlerden uzak tutmaya çalışın.
Seyretmek durumunda kaldığı zararlı programlardaki davranışların ise
hiçbir şekilde onaylanmadığını dolaylı ve dolaysız olarak çocuğunuza
hissettirin.
8- Kablolu televizyona abone olurken, çocuğunuzun özel kullanımı için
televizyon alırken, bu durumun ailenizin genel oluşumunu nasıl
etkileyeceğini düşünün.
9- Çocuğunuzun bilinçli bir televizyon izleyicisi olmasını sağlayın.
Televizyon çocuğunuzun dış dünyadan haberdar olması açısından önemli bir
eğitim-öğretim aracıdır. Unutmayalım ki, televizyonu etkili ve yararlı
bir iletişim aracı haline getirmede siz anne- babalara önemli görevler
düşmektedir.
Sevgilerle…
Özel Yıldız İlköğretim Okulu
Rehberlik Servisi